Küresel enerji pazarında yenilenebilir kaynakların etkisi hızla artarken, güneş enerjisi kapasitesi nükleer enerjiyi beş kat aşmış durumda. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı verilere göre, 2023 yılı itibarıyla dünya genelindeki güneş enerjisi kapasitesi 1.2 terawatt (TW) seviyesine ulaşırken, nükleer enerji kapasitesi 0.24 TW seviyelerinde kaldı. Bu durum, güneş enerjisinin sürdürülebilir enerji dönüşümündeki önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Güneş enerjisi, son yıllarda teknolojik gelişmeler ve maliyetlerin düşmesi ile birlikte hızla yaygınlaşmış durumda. Ülkeler, enerji güvenliğini artırmak ve karbon salınımını azaltmak amacıyla güneş enerjisi projelerine yatırım yapıyor. Özellikle Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri, güneş enerjisi kapasitesini artırma konusunda öncü rol üstleniyor.
Güneş enerjisinin bu denli yaygınlaşmasının bir diğer nedeni ise, güneş panellerinin maliyetlerinin son yıllarda önemli ölçüde düşmesi. Bu maliyet avantajı, hem bireysel tüketiciler hem de büyük ölçekli enerji projeleri için güneş enerjisini cazip hale getiriyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının, fosil yakıtlara kıyasla çevresel etkileri daha düşük olduğu için dünya genelinde tercih edilmeye başlandığı görülüyor.
Güneş enerjisi yatırımları, ülkelerin enerji bağımsızlığını artırmakla kalmıyor; aynı zamanda istihdam yaratma ve ekonomik büyümeye de katkı sağlıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde güneş enerjisi projeleri, enerjiye erişim imkânını artırarak toplumsal refahı yükseltiyor.
Bununla birlikte, nükleer enerji hala önemli bir enerji kaynağı olarak kabul ediliyor ve bazı ülkeler, iklim hedeflerine ulaşmak için nükleer enerji yatırımlarını sürdürüyor. Ancak, güneş enerjisi kapasitesinin bu denli artması, gelecekte enerji politikalarının şekillenmesinde büyük bir etken olacak gibi görünüyor. Uzmanlar, güneş enerjisinin önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edeceğini ve enerji dönüşüm sürecinin merkezinde yer alacağını öngörüyor.