Donald Trump’ın yeniden başkanlık yarışına hazırlanırken gündeme taşıdığı yeni gümrük tarifesi planı, küresel ekonomi çevrelerinde “tarife depremi” olarak yorumlandı. ABD’ye yönelik ihracat yapan ülkeler için ciddi tehditler barındıran bu strateji, bazı ülkeler içinse yeni pazar fırsatlarının kapısını aralıyor. Türkiye ise bu dönüşümde konumunu avantaja çevirebilir. İşte 5 kritik soruda gelişmelerin perde arkası ve Türkiye için doğabilecek ticari fırsatlar.
Donald Trump’ın kampanya sürecinde kamuoyuyla paylaştığı ticaret planı, ithalatı azaltmaya ve ABD merkezli üretimi teşvik etmeye dayanıyor.
Öne çıkan başlıklar:
Bu strateji, küresel tedarik zincirlerini bozabilirken, alternatif üretim ve ihracat üslerinin öne çıkmasına yol açabilir.
Tarife planı özellikle Çin, Meksika, Almanya, Güney Kore ve Japonya gibi ABD pazarına yüksek oranda ihracat yapan ülkeleri doğrudan etkiliyor. Bu ülkelerin ABD’ye olan ticaret hacimlerinde düşüş yaşanması bekleniyor.
Ayrıca gelişmekte olan birçok ülke de ABD ile olan ticari ilişkilerde tedarik zinciri kırılmaları ve fiyat baskılarıyla karşı karşıya kalabilir.
Ancak bu durum, bazı ülkeler için fırsat doğuruyor. Alternatif üretim ve tedarik partneri arayan ABD’li firmalar, yeni ticaret rotaları oluşturmaya başlıyor.
Trump’ın tarifelerle hedef aldığı ülkeler dışında kalan ve üretim altyapısı güçlü ülkeler, tedarik merkezi olarak öne çıkabilir. Türkiye, bu noktada stratejik avantajlarıyla dikkat çekiyor:
Türkiye’nin öne çıkan avantajları:
Bu dinamikler, Türkiye’yi “ikinci üretim üssü” olarak değerlendirmek isteyen çok uluslu firmaların radarına sokuyor.
Türkiye’nin bu süreçte fırsatları avantaja çevirebilmesi için bazı adımları hızla hayata geçirmesi gerekiyor.
Öne çıkan stratejik adımlar:
Özellikle elektronik, tekstil, otomotiv yan sanayi, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerde Türkiye’nin ABD’ye yönelik ihracat kapasitesi artabilir.
Trump’ın açıklamaları sadece siyasi söylem değil; aynı zamanda küresel ticaret dengesinde kartların yeniden dağıtılacağının habercisi. Pandemi sonrası kırılan tedarik zincirleri, şimdi yeni tarife savaşlarıyla karşı karşıya.
Bu tablo, özellikle Asya merkezli üretimin kısmen Batı’ya ya da Türkiye, Polonya, Vietnam gibi ülkelerin yer aldığı “yakın coğrafyalara” kaymasına neden olabilir.
Uzmanlara göre, “friendshoring” (dost ülkelerle tedarik zinciri kurma) kavramı, bu dönemde en çok konuşulacak başlıklardan biri olacak. Türkiye, bu modelin parçası olmaya aday ülkeler arasında yer alıyor.
Milli İstihbarat Akademisi, küresel rekabetin merkezine oturan nadir toprak elementleri üzerine kapsamlı bir analiz yayımladı.…
Kadroya geçirilen 4D statüsündeki kamu işçileri için 2025 yılı zam pazarlığı başladı. Toplu iş sözleşmesi…
Kurban Bayramı yaklaşırken ev temizliği hazırlıkları da hız kazandı. Ancak bu yıl geleneksel temizlik anlayışı…
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere (KOBİ) yönelik 30 milyar TL’lik yeni destek paketi, ekonomik büyümeyi…
Hazine ve Maliye Bakanlığı, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kapsamlı destek programını duyurdu. Esnafların…
Altın fiyatları yeni haftaya sert yükselişle başladı. Gram altın 4.000 TL sınırını aşarken, çeyrek, yarım,…